Manowar – Hail and Kill
Kardeşlerim, Krallar Vadisi’nden sesleniyorum
Telafi edecek bir şey yok artık
Karanlık bir yürüyüş var önümüzde
Birlikte yürüyeceğiz
Gökten inen yıldırım gibi
Kardeşlerim, Krallar Vadisi’nden sesleniyorum
Telafi edecek bir şey yok artık
Karanlık bir yürüyüş var önümüzde
Birlikte yürüyeceğiz
Gökten inen yıldırım gibi
Bin millik bir ateş yakın
Uzun dönüş yolumu aydınlatmak için
Bir kuyruklu yıldıza bindim
Kuyruğum yerinde duramayacak kadar uzun
Sessizlik ağır bir taş
yazan: Selim Şumlu · Published 17 Nisan 2015 · Last modified 15 Haziran 2018
1827 baharında Viyana şehri, uzun mu uzun tarihinde gördüğü en büyük fırtınayı yaşamaktaydı. Büyük ve dağınık bir odada Ludwig van Beethoven, piyanosunun üstüne kapanmış, piyanonun üzerinde de henüz bitirdiği Onuncu Senfoni yer almaktaydı. Son ve -emindi ki- en büyük eseriydi.
Kalbimi vermek ne kolaydı bir zamanlar
Ama zor yoldan öğrendim ki
Ödenmesi gereken bir de bedel var
Anladım ki aşk dostum değilmiş
Bilmeliydim bunca zamandan sonra
Uzun, çok uzun zaman evveldi
Lâkin hâlâ üzülürüm senin için
Işıklar açılır
Işıklar kapanır
Bir şeyler hoşuma gitmediğinde
Uzanırım, gölgede yaralarını yalayan
Yorgun bir köpek gibi
Kilidi açılamayacak kapı da yoktur, geri döndürülemeyecek savaş da
Düzeltilemeyecek hata da yoktur, söylenemeyecek şarkı da
Yenilemeyecek üstünlük de yoktur, inanılabilecek tanrılar da
Söylenemeyecek isim de yoktur, yeniden söylesem mi?
Hayat, hayat fena değil Ren’de
Hayır, ama biliyorum, ama biliyorum
Gidecek bir yerim kalmazdı ki
Hayır, ama gidecek bir yer yok ki
Korkuyla besleniyor
Acıyla besleniyor
Ve yine hükmediyor
Büyüyen nefretiyle
Rehberlik edecek
Yine imanlarına
Karanlıkta ışık ne gezer
Her şey görünemeyecek kadar küçük
Ama hep bir umut ışığı vardır
İnanırsan eğer